25 Nisan 2009 Cumartesi

DOĞRU YOLA DOĞRU YOLCULUK


Dünyaya geldik ve gidiyoruz. Bu öyle bir gidişki süratine yetişemiyoruz. Daha dün annemizin kucağında iken şimdi bizim kucağımızda çocuklar. Dün annemiz bize ne verdi ne öğretti ise bugün biz çocuklarımıza öğretiyoruz. Bu öğreti ne kadar hak ne kadar doğru. Biraz dikkat etmek gerekmez mi artık? Geldik yolcuyuz, yolculuk doğru rotasında giderken biz ne kadar rotamızı doğru götürebiliyoruz. İnsanlığın özünü anlayabildik mi? Mutluluğun gerçek manasını bulabildik mi? Bu kadar soruyu sorabiliyorsak kendimize, ilk adımı atmışız demektir.Evet ilk adım, küçük küçük büyüyecek büyütecek adım... Ömrün hayrını açacak adım. Sonra bir bebek edası ile atılan her adımda mutluluk. Adımlar büyüdükçe mutlulukda da büyüklük. Öyle değil mi? Bir çocuk koşarken artık ne kadar özgür ne kadar mutlu. İşte o özgürlüğü yakalayabilmek ve mutlu olmak bu yoldan geçiyor. Okumak, dinlemek, anlamak, istemek, sevmek ve aşık olmak. Okuduklarınızı anlamanız, dinlediklerinize uymanız, anladıklarınızla yaşamanız, yaşamınızı sevmeniz ve asıl Aşıka aşık olmanız duası ile.....
DOLUNAY YILMAZ

22 Nisan 2009 Çarşamba

GÖZLERİN İSTANBUL OLUYOR BİRDEN



Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, Birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden..

YAVUZ BÜLENT BAKİLER

11 Nisan 2009 Cumartesi

HZ. FATIMA CAN PARÇASI



Efendimiz (s.a.v) hayattayken ''benden bir parçadır'' buyurduğu kızı Fatıma, can parçası... Bu veda anında, hüzünlerle paramparça oluyor. Can parçası, cam parçasıdır artık... Kırılıp yerlere saçılırken her bir kenarından akan ıstırabla okuyordu bu beyitleri:

'' Ey Rabbinin davetine icebet eden babam!

Ey, makamı Firdevs cennet'lerinde olan babam!

Ey Cebrail'e ölüm haberini verdiğimiz babam!''

Ey, benim aziz babam! Sana Rabbinin daveti!

Ey, benim aziz babam! Yerin Firdevs Cenneti!

Ey, benim aziz babam! Derdimizi ancak Cebrail'e yanacağız!'' (s:14)

Babası tarafından çok sevildi, babası tarafından hor görülmek şöyle dursun, iltifat ve iltimasla karşılandı hep... Dünyasını değiştirinceye kadar hep aynı şey oldu: Hz Peygamber (s.a.v) , uzun seferlerden sonra evine girmeden önce, ilkin ona uğradı, onu ziyaret etti, pek sık kucakladı kızını, pek sık yüzünü öptü evladının ve kızı her odaya girişte, sanki onu ilk kez görüyormuşcasına sevinerek ayağa kalktı o Baba (s.a.v)... Kızı da onu her gördüğünde vakar ve hürmetle ayağa kalkıp, koştu sarıldı babasına...Kainatın Efendisi, soranlara gülümseyerek; ''ben kızlar babasıyım'' dedi her daim... (s:81)

''Ey Allahın Resulü, ey canı babam, nerelerdesin,hasretinden eridim bittim'' demişti... Efendimiz (s.a.v) de, bazı haberler vermişti bu rüyada: '' Ey Fatıma, sana müjdeler vermeye geldim. Ki bu hayatla olan iğreti bağın, kader makasıyla kesilip ahirete ayak basma demine gelmiş bulunuyorsun kızım! Ey Fatıma, yarın gece benim misafirim olmaya ne dersin?'' (s:275)

'' Ey Allah'ın Elçisinin göz bebeği!''

Ses gelmez...

'' Ey cennet kadınlarının efendisi!''

Ses gelmez...

'' Ey Resulullhın can parçası!''

Ses kesilmiş cevap yok...

''İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun''... (s: 278)

Arka kapaktan yansıyanlar

Fatıma'ya kaçtım; çünkü onda, Tevhid'i ve Allah'a rızayı bulduğum için...

Fatıma'ya kaçtım; çünkü onda aşk bilincini seyrettiğim için...

Fatıma'ya kaçtım; çünkü o, karşılık beklemeden sevdi, cesurdu...

Fatıma'ya kaçtım; çünkü o, çöle hayat veren bir nehirdi...

Hayırlı bir evlat, sabırlı bir yol arkadaşı, sadık bir sevgili, merhametli bir anne olmanın yanısıra, ahdinden vazgeçmeyen, cihadından usanmayan, aşkından pes etmeyenve çölünden dönmeyerek Firdevs'ine ulaşan kamil bir insan olarak, her birimize örnek bir deneyim, tecrübeler anıtıdır Hz. Fatıma...

Fatıma yolculuk bilincidir.

Rahmet Peygamberi'nin yirmisekiz yıllık en yakın ve kesintisiz tanığı olarak '' Benden bir parçadır...'' dediği Fatıma'sını, uzun suskunluklarından sonra, yeniden okumak...

Seyyide'tun Nisa: Kadınların Efendisi...

Binti Resulullah: Resulullah'ın Kızı...

Binti Ebiha: Babasının Kızı...

Ümmü Ebiha: Babasının Annesi...

'' Can Parçası'' : Hz. Fatıma!

( Elest yayınları; SİBEL ERASLAN )