13 Haziran 2009 Cumartesi

SEBEB-İ VARLIĞIM EFENDİME 2

geceden sağdığım hüznü karsaydım yoğurduğum aşkın hamuruna her tadan teneşir hazırlardı kendine. işte aşk öyle ağırdı zihinden bedene!..

sezam, canım efendim;

payesiz gece bekçiliğine soyunan şu bohem gönlüm siz âşinasını, yıldızlara adres gösterip nur saçmayı zatınızdan öğrenmelerini salık verirdi de parıltınızdan cezbeye tutulup boşluğa kayıverirlerdi efendim. ay şaşkınlıktan tutulup ışığını sizden mi yoksa şems'den mi alacağını bilemeden kararıp kalırdı şavkırken ziyanızın haşmetinden. bendeniz hâlenizin simden mürekkebinde aşk rahlemin müdavimi divitimle rindane, yekavaz gazeller yazardım şanınıza yakışır denli lirik, eğer izniniz olup aşka kapı aralasaydınız efendim.

sertacım efendim;

ağaran şafakların geçici güneşi ışığından utanıp karanlıklarda boğardı kendisini. şimdi rengini gökkubbeye asmış her alâim-i sema prizmanızdan sağılıp kuşattı evreni. aşka boyadı âdemi, çiçeği, böceği. varlığınızın sebebi üzre hazırladı aşk kendisini ve niceleri ismâilî kurbanlar verdi yek nefeste. eprimiş ruhların lâhutî terennümleri eşliğinde muhayyel ülkemde seraser şehrâyinler fâş etti sancıyı. revnaklı piyalelerden hayal âlemimize subesu şarabî gül şerbetleri aktı. gülle buluşmasında gönüllerin mest-ü hayran bir seyeran görülmeye değer mükellef bir ziyafetti gözlerimize ve esrik zihnimize.

rûnümam efendim;
gidişiniz karanlıklara sunmaktır kendimizi ve yine bilirim ki ziyaret ettiğiniz gönül kâşanemizde gereği gibi mihmandarlık yapamadık zat-ı âlînize. her zulmü boğan nur olduğu gibi her nuru içinde ilelebet barındırmayı beceremeyen binasip, acziyeti kendinden menkul derbeder ruhlar vardır. imdi elbet yaşanmış bu serencamda serkeş ve sermest ruhun serriştesi elinizde, bedeniyle mübtelâsı olduğu aşka külliyen bende.

dilküşam efendim;

musaleyin kaç deniz yarardım menzilinizde, mecranıza akıp gelebilmek için. isaleyin nefesime nefes eklerdim sevdanıza ulaşmak için. kâh süleyman gibi yüzüğümün kaşındaki tılsımla kavuşmak emeliyle hükmedebilseydim kuşların kanatlarına, kâh belkıs olup billur saraylarınızda melikeniz diye dolaşabilseydim yalınayak. hadi lütfedip siz seçin, ya yusuf'a yar olamamış züleyha'nın sadaka olan tebessümünde giz olayım ya da meryem'in aklığında bir buhurumeryem kokusuyla dolayım ellerinize.

ey gönlümün biriciği, efendim;

sevdanızdan medet uman, fâş edilmiş sırrın alevinde yanan yüreği sözünüzle dilşad ediniz artık. ya 'yeri yok bu aşkın' deyip tek celsede kırınız kalemimi ya da sunun alevleri içmiş bileklerime, her zerreme inşirah verecek yücelten sevginizi; yoksa isyan edeceğim!..

Neşe Yeşilova